-
1 kalınlık
1. حرش [حَرَش]Anlamı: kalın olma durumu2. خشونة [خُشُونَة]Anlamı: kalın olma durumu3. سماكة [سَمَاكَة]Anlamı: kalın olma durumu4. سمك [سُمْك]Anlamı: kalın olma durumu5. غلظ [غِلَظ]Anlamı: kalın olma durumu6. غلظة [غِلْظَة]Anlamı: kalın olma durumu -
2 غلظ
Iغَلَظَ1. kabalaşmakAnlamı: kaba bir duruma gelmek2. hayvanlaşmakAnlamı: insanlık erdemlerini yitirmek, kabalaşmakIIغَلُظَ1. kabalaşmakAnlamı: kaba bir duruma gelmek2. kalınlaşmakAnlamı: kalın duruma gelmek3. hayvanlaşmakAnlamı: insanlık erdemlerini yitirmek, kabalaşmakغِلَظ1. nezaketsizlikAnlamı: nezaketsiz olma durumu2. kalınlıkAnlamı: kalın olma durumu3. kabalıkAnlamı: kaba olma durumu veya kaba davranış, huşunet4. hamlıkAnlamı: ham olma durumu5. huşunetAnlamı: sertlik, kabalık, kırıcılık6. hantallıkAnlamı: hantal olma durumu -
3 غلظة
غِلْظَة1. nezaketsizlikAnlamı: nezaketsiz olma durumu2. kalınlıkAnlamı: kalın olma durumu3. hamlıkAnlamı: ham olma durumu4. kabalıkAnlamı: kaba olma durumu veya kaba davranış, huşunet5. huşunetAnlamı: sertlik, kabalık, kırıcılık6. hantallıkAnlamı: hantal olma durumu -
4 خشونة
خُشُونَة1. nezaketsizlikAnlamı: nezaketsiz olma durumu2. kalınlıkAnlamı: kalın olma durumu3. hamlıkAnlamı: ham olma durumu4. huşunetAnlamı: sertlik, kabalık, kırıcılık5. kabalıkAnlamı: kaba olma durumu veya kaba davranış, huşunet -
5 حرش
IحَرَّشَkörüklemekAnlamı: kışkırtmak, şiddetlendirmekIIحَرَشkalınlıkAnlamı: kalın olma durumuحَرَشَ1. tırmıklamakAnlamı: tırmalamak2. tırnaklamakAnlamı: tırmalamak3. tırmalamakAnlamı: tırnaklarıyla çizmekIVحَرِش1. abullabutAnlamı: hantal, kaba ve anlayışsız kimse2. engebeAnlamı: yer biçimi, yer şekilleri, arıza3. kalın4. yoğunAnlamı: kalın5. kırıcıAnlamı: kaba, sertVحِرْشcengel -
6 سماكة
-
7 سمك
IسَمَكbalıkIIسَمْك1. tavanAnlamı: bir yapının üst yüzeyi2. damAnlamı: yapıları dış etkilerden korumak için üzerlerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölümسُمْكkalınlıkAnlamı: kalın olma durumu -
8 خرق
Iخَرَّقَ1. saplanmakAnlamı: hızla batmak2. didiklemekAnlamı: ısırarak parçalamak, gagalamakIIخَرَق1. bönlükAnlamı: budalalık, aptallık, saflık2. ahmaklıkAnlamı: zekâsı az gelişmiş olma durumu, anlayışsızlık3. aptallık4. sakarlık5. acemilikAnlamı: tecrübe ve becerinin azlığıخَرَقَ1. burgulamakAnlamı: burgu ile delmek2. saplanmakAnlamı: hızla batmak3. didiklemekAnlamı: ısırarak parçalamak, gagalamakIVخَرِق1. hırboAnlamı: sersem, salak ve kaba saba2. zibidi3. avalAnlamı: aptal, ahmak4. şabanAnlamı: aptal, alık, budala5. kazAnlamı: budala6. gerzekAnlamı: geri zekâlı olan7. basiretsizAnlamı: ileri ve uzak görüşlü olmayan8. andavallıAnlamı: beceriksiz, görgüsüz ve bön olan kimse9. angutAnlamı: ahmak ve aptal10. eblehAnlamı: akılsız, alık, budala11. gabiAnlamı: anlayışsız, kalın kafalı olan12. mankafaAnlamı: anlayışsız, aptal13. kakavanAnlamı: kendini beğenmiş, sevimsiz14. akılsızAnlamı: aklı, gerçeği görüp ona göre davranmaya elverişli olmayan, anlayışı kıt15. salak16. patavatsızAnlamı: davranışlarına dikkat etmeyen17. şapşalAnlamı: aptalca davranışlarda bulunan, alık18. avanakAnlamı: kolayca kandırılabilen kişi19. kaşalotAnlamı: aptal, budala20. kaşkavalAnlamı: aptal, sersem21. alıkAnlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın22. ahmakAnlamı: aklını gereği gibi kullanamayan, aptal23. aptalAnlamı: zekâ yoksunu, ahmak, alık olan kimse24. kelekAnlamı: aptal25. beceriksizAnlamı: becerisi olmayan, usta olmayan26. dangalakAnlamı: akılsız, düşüncesiz27. bönAnlamı: budala, saf28. beyinsizAnlamı: akılsız, düşüncesizVخَرْق1. zalimlikAnlamı: zalim olma durumu2. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik3. kovuk4. zulümAnlamı: kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, cefa5. gözenek6. delikAnlamı: dar, küçük açıklıkVIخَرقَsakarlaşmakAnlamı: sakar duruma gelmekخُرْق1. bönlükAnlamı: budalalık, aptallık, saflık2. aptallık3. ahmaklıkAnlamı: zekâsı az gelişmiş olma durumu, anlayışsızlık4. sakarlık5. acemilikAnlamı: tecrübe ve becerinin azlığı -
9 حمق
Iحَمِق1. avalAnlamı: aptal, ahmak2. zibidi3. idraksizAnlamı: anlayışsız, ahmak4. kazAnlamı: budala5. şabanAnlamı: aptal, alık, budala6. enayiAnlamı: fazla bön, avanak7. gerzekAnlamı: geri zekâlı olan8. angutAnlamı: ahmak ve aptal9. andavallıAnlamı: beceriksiz, görgüsüz ve bön olan kimse10. eblehAnlamı: akılsız, alık, budala11. basiretsizAnlamı: ileri ve uzak görüşlü olmayan12. kafasızAnlamı: anlayışsız, kavrayışsız13. gabiAnlamı: anlayışsız, kalın kafalı olan14. mankafaAnlamı: anlayışsız, aptal15. kakavanAnlamı: kendini beğenmiş, sevimsiz16. akılsızAnlamı: aklı, gerçeği görüp ona göre davranmaya elverişli olmayan, anlayışı kıt17. patavatsızAnlamı: davranışlarına dikkat etmeyen18. salak19. şapşalAnlamı: aptalca davranışlarda bulunan, alık20. kaşkavalAnlamı: aptal, sersem21. ahmakAnlamı: aklını gereği gibi kullanamayan, aptal22. alıkAnlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın23. avanakAnlamı: kolayca kandırılabilen kişi24. aptalAnlamı: zekâ yoksunu, ahmak, alık olan kimse25. kaşalotAnlamı: aptal, budala26. beyinsizAnlamı: akılsız, düşüncesiz27. bönAnlamı: budala, saf28. beceriksizAnlamı: becerisi olmayan, usta olmayan29. dangalakAnlamı: akılsız, düşüncesizIIحُمْق1. patavatsızlıkAnlamı: patavatsız davranma2. bönlükAnlamı: budalalık, aptallık, saflık3. salaklıkAnlamı: salakça davranış4. öküzlükAnlamı: budalalık, sersemlik5. enayilikAnlamı: enayi olma durumu6. aptallık7. ahmaklıkAnlamı: zekâsı az gelişmiş olma durumu, anlayışsızlık8. hamakatAnlamı: ahmaklık, ayırt etme9. alıklıkAnlamı: alık olma durumu10. budalalıkAnlamı: budala olma durumu -
10 حبل
Iحَبَل1. dölütAnlamı: embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad2. gebelikAnlamı: gebe olma durumu, hamilelik3. hamilelikAnlamı: gebelik, yüklülükIIحَبَلَkıstırmakحَبْل1. halatAnlamı: çok kalın bir ip2. ipAnlamı: bükülmüş liflerden yapılmış bağ3. kementAnlamı: ucu ilmikli, kaygan ip4. sicim -
11 قوام
Iقَوَام1. kıvamAnlamı: (sıvılar için) koyuluk derecesi2. doğrulukAnlamı: doğru olma durumu3. dürüstlükAnlamı: doğrulukIIقِوَام1. gerçekAnlamı: temel, başlıca, asıl2. düsturAnlamı: genel kural, kaide3. esasAnlamı: ana öge, temel4. ilkeAnlamı: ilk madde5. kaideAnlamı: kural6. bazAnlamı: temel, esas7. direk
См. также в других словарях:
kalın kafalılık — is., ğı Kalın kafalı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalın seslilik — is., ği Kalın sesli olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalınlık — is., ğı 1) Kalın olma durumu 2) Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyut … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafalılık — is., ğı Kafalı olma durumu Birleşik Sözler boş kafalılık dar kafalılık dikkafalılık eski kafalılık geri kafalılık kalın kafalılık … Çağatay Osmanlı Sözlük
seslilik — is., ği Sesli olma durumu Birleşik Sözler çok seslilik eş seslilik kalın seslilik tek seslilik … Çağatay Osmanlı Sözlük
uysallık — is., ğı 1) Uysal olma durumu İki derin ve çocuk gibi siyah gözleri, kalın tüylü kaşları altından uysallıkla bakıyor. H. E. Adıvar 2) Uysalca davranış Hemen göze çarpan bir kırıtkanlık ve uysallık vardı. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük